İç dekorasyon dediğimizde çoğumuzun aklına güzelleşen bir ortam, süslenen duvarlar, yerleri değiştirilen mobilyalar ve buna benzer bir sürü işlem gelir. Hâlbuki iç dekorasyon dediğimiz şey sadece evimize ya da iş yerimize uyguladığımız bir yenileşme evresi değildir, aynı zamanda kendi iç dünyamızı psikolojik durumumuzu da baştan aşağı yeniler, dekore ederiz aslında.
Eğer bir ortamı dekore etmeyi, iç dekorasyonu bu şekilde düşünecek olursanız insanların neden yeni eşyalar, farklı duvar renkleri, farklı ve kendilerine özel tasarlanmış eşya arayışında olduklarını daha iyi anlarsınız. Ve bu pencereden baktığınızda iç mimarların bir mimarın yanı sıra adeta birer psikolog olduğunu ve esas olan işlerinin insanları anlama, onların hayal ettiğini gerçeğe dökmek ve onları mutlu etmek olduğunu anlarsınız.
Yukarıda bahsettiklerimiz bir insanın ruhsal durumunun bulunduğu ortamla ne denli bağlantılı olduğunu ortaya koymaktadır. Dolayısıyla bu denli önem arz eden bir durumu, yani evimizi ya da iş yerimizi dekore edecek mimarı, daha doğrusu hayallerimizi gerçeğe dökecek kişiyi doğru seçmeliyiz, işini iyi ve profesyonelce yapabilen özveri ve empati yeteneğine sahip kişilerle çalışmayı tercih etmeliyiz.
Yaşadığımız alanların rahatlığı, genişliği gibi gözümüze hitap edecek şekilde dizayn edilmesi, estetik bir görünüme sahip olması da önemlidir. Bu neden herkes, kendi zevki ve imkanları doğrultusunda yaşam alanlarının iç dekorasyonunu dizayn etmeye çalışır. Bir mekanın iç dekorasyonu öncelikle kişinin kendini iyi hissetmesi açısından önemlidir.
İç dekorasyon, bir alanın hem estetik olarak hem de işlevsel olarak dizayn edilmesidir. Yani iç dekorasyonda bir alan hem göz zevkimize ve karakteristik özelliklerimize uygun olarak düzenlenir ancak aynı zamanda mekanın kullanımının da kolaylaştırılması, alanın genişletilmesi, rahat hareket etmeye yetecek alan sağlanması ve dekorasyonda kullanılacak eşyaların kullanım kolaylığı sağlaması amaçlanır. Yani iç dekorasyon yapılırken tek amaç estetik görünüm değildir.
İç dekorasyonun tercihlerimize göre sağlanması önemlidir. Uzun vakitler geçirdiğiniz, kendinizi iyi hissetmeye çalıştığınız, günün yorgunluğunu atacağınız alanlarınızın size hitap edecek şekilde düzenlenmesi, rahatlamanız ve kendinizi iyi hissetmeniz açısından önemlidir. İçinizi karartacak renklerin ve ışıklandırmanın seçildiği, doğru yerleştirilmemiş eşyaların bulunduğu, gözüne hitap etmeyen tasarımların bulunduğu ortamlarda vakit geçirmek sizce de zor değil mi?
İç dekorasyon yalnızca eşyalar ve ışıklandırmadan ibaret değildir. Duvarlarda yer alan tablolar, evinizi süsleyecek çiçekler bile iç dekorasyonun bir parçasıdır. Bu nedenle iç dekorasyonunuzu eksiksiz ve size uygun bir şekilde sağlamak için küçük parçaları bile özenle seçmelisiniz. Sehpalarınızda kullandığınız bir bardak altlığı dahil, iç dekorasyonunuzun bir parçasıdır. Bu gibi özelliklerle iç dekorasyon, iç mimariden ayrılır. İç dekorasyon ve iç mimari karıştırılmamalıdır.
İnsanlar, bulundukları ortamda kendilerini iyi hissetmek isterler. Artık sosyal medyanın hayatımıza tamamen entegre olması ve teknolojinin oldukça erişilebilir olması ile hayatımızın en küçük anlarını bile sosyal medyada paylaşıma sunuyoruz. Bu istek bile iç dekorasyonumuzu etkiliyor ve sosyal medyada kullanım alanlarımızın en güzel ve özel parçalarını insanların beğenisine sunuyoruz. Bu beğenilerle birlikte dekorasyon trendleri de gelişiyor ve değişiyor.
Yaşam alanlarınız neden size hitap etmesin ve evinize gelmek için can atmayasınız? Öyleyse zevkinizle birlikte harmanlayacağınız, son moda dekorasyon trendleri ile evinizi döşememeniz için hiçbir sebep yok!